21 Nisan 2015 Salı

Sessizliginde

Kimbilir ne çok zaman geçirmiş, unutmak istediklerini unutmak için oyalamıştır kendini. Kimbilir ne çok sevmiş, ne çok sevilmiştir. O da nefret etmiştir, öfkesini çoğu zaman içine atmış tüketmiş, bazen de söylemiştir yavaşça. Kırılmıştır o da elbet. Dönmüş içine susmuştur. Kırmıştır belki, sonra yine kalpleri almıştır geri. Savaşmış yanlışlarla, doğruları anlatmıştır. İnanmayınca kimse bırakmıştır. Sessizliğinde yenildiğini düşünmüştür herkes. Oysa o kendini avutmuştur her şey düzelecek diye. Siper etmiştir kendini sevdikleri zarar görmesin ,onlar mutlu olsun ben onlarla diye. Yalan söylememiş, söyleyenlere inanır gibi yapmış vurmamak için yüzlere. Işıklar kapanınca ağlamış sessiz sessiz, sabah anlamamış kimse. Onun baktığı gibi bakmaz hiç kimse.


17 Nisan 2015 Cuma

Zamansız

Yürüyordu yollarda kimi zaman tek başına kimi zaman onunla rüyalarında. Yalnızdı yolda. Tuzsuz du her şey, tadı yoktu onsuz. O varken güneş de vardı. O varken umutta. İçtiği su onu tekrar susatır olmuştu. Onsuz dünya renksiz onsuz soluksuzdu. Hare hareydi gökyüzü, bulanıktı bulutlar. Ne yağmurlu ne de berrak fulüydu yaşamak. Bu yola beraber çıkmışlardı rüyasında. Beraber atlamışlardı uçurumlardan. Ayakları takılmıştı ara ara tümseklere, hafifçe sendelemişler yine tutunmuşlardı birbirlerine. Düşmelerine izin vermemişti sımsıkı tuttukları elleri. Diğerleri ise uçsuz bucaksız yolu görüp geri dönmüşlerdi. Tam yaklaşmışken hayata en zor anında yarı yolda bırakanlar yerine neden o kaybolmuştu zamansız. Küçük çocuklar kadar masum, değirmenlere savaş açan devler gibi büyüktü sevgisi. Mutluluk avucunun içindeydi. Günlerden bir gün perdeler kapandı. Saatine baktı, sabah olmuştu. Oysa hala karanlıktı. Umudun kaybolduğu andaydı. Perdenin arkasına saklanan gün ışığını unutmuştu. Daha dün gece kendi kapatmıştı perdeleri hatırlamadı. Yarı uyur yarı uyanık düşündü. Kalkıp açsam mi perdeyi. O zaman gelir miydi geri. Aradan sızan güneş onu getirir miydi. Ya bir daha gelmezse dedi. Kararsız kaldı bir an. Doğruldu açtı perdeyi. Yeni günün yeni sabahında gün ışığını bütün hücrelerinde hissetti. Ona gülümseyen mutluluğa eşlik etti. Ordaydı hiç gitmemişti ki.


Karar Akşamları

Hem sis bulutlarının, hem de gökkuşağının aynı gökyüzünde olduğu bir dünya ise burası, gülerken ağlayıp ağlarken de gülebilmeli. Tozun buluta, yağmurun da toprağa karışması gibi acılarda karışır mutluluklara. Kalbinle aklın yer değiştirir. Hangisi ne söylüyor anlayamazsın. Hep bir ağızdan konuşan küçük çocuklar gibi susturamazsın. Her yeni başlangıç güç ister senden. Sondan doğarsın yeniden başlamak yerine. Sonlarda bir adım daha ilerdesindir. Bir adım daha güçlü. Bugün dersin, yarın dersin kendine, başlayacağım. Biten günün akşamı senden verdiğin sözleri tutmanı bekler.


Bedene gizlenmiş ruh

Bir ruh taşırsın içinde, bir de beden üstünde. Bir yerini vursan morarır bedenin, belki kesilir elinin bir yeri kanar hemen, belki burkulur bileklerin ağlarsın acısından. Ama mutlaka geçer bir gün hepsi silinir izleri. Ruhun ise baş köşesindedir hayatın. Onun da başına gelir zaman zaman. İncinir o da aynı bileklerin gibi. Avazı çıktığı kadar bağırır içinden sesi duyulmaz. Akar göz yaşları sicim gibi süzülür. İzleri de gelir her gittiğin yere. Hakim karşısına da çıkamaz ki adaletten sorsun hesabını. Yüzünde ki morluklar, alçıda ki kırıklar, ellerinde ki kesikler gibi silinmez ruhunda ki darbeler.