7 Aralık 2014 Pazar

Bir Adım Kala


Babamın konferansı vardı yine. Sende gel kış tatili yaparsın dedi. Sadece iki gün hafta sonu.

Sevgili bayan arkadaşı da bizimle birlikte gelecekti.  Bu kez ondan rahatsız olmamıştım işin ucunda tatil vardı.

Güzel bir oteldi. Onların odası benim bir alt katımdı. Bayan arkadaşı geliyor diye mahcup olan baban bana biraz daha iyi manzaralı bir oda tutmuştu.

Küçük bir oda olmasına rağmen gördüğüm en ferah yerdi burası. Camlar yere kadar ve denizin içindeydim. Karşıdaki kayalıklar biraz ürkütücü olsa da yine de sevmiştim. Kayalıkların üzerinden hayatı seyrediyordum .

Biraz kitap okudum. Yol yorgunluğu ve dalgaların ritmiyle uykuya dalmışım. Geceden aralık kalan perdeden sızan güneş ışığı uyandırdı sabah beni. Pırıl pırıl bir sabahtı. Kayalıklar dalgalarla ateşkes yapmıştı, sakindi bugün. Bu his bana huzur verdi. Giyindim ve kahvaltıya indim.

Babam iki kere çaldırmış beni uyurken. Kahvaltıyı sabah erkenden yapmışlar. Ne güzel başlamıştım güne. Tek başıma güzel bir kahvaltıyla devam edecektim. Oturdum masaya. Yan masa da benim gibi yalnız bir kadın kırk yaşlarının başında çayını yudumluyordu. Öyle yavaş hareket ediyordu ki zaman hiç geçmesin diye yalvarır gibiydi gözleri. Kendimi onu izlemekten alı koyamadım. Ancak deniz kenarına gitmek için de sabırsızlanıyordum. Ondan sonra gelmeme rağmen kahvaltımı bitirip denize doğru yol aldım.

Gerçekten soğuktu hava. Bir iki tur attım ve odama dönmeyi düşünüyordum ki sabah gördüğüm kadın çıktı karşıma.

Çıplak ayaklarıyla kumsalda yürüyordu. Üşümüyor muydu acaba?

Onunla konuşmak istedim. Beni bir şey ona doğru yaklaştırdı.

“ Stresi aldığını söylerler kumların, bir meditasyon tekniği değil mi ? “

Yüzündeki mimiksiz ifade ile bana bakarak  ”ben bir şey hissetmiyorum” dedi.

Yine ağır ağır uzaklaştı yanımdan.

Garip bir kadındı. Odama döndüm bende. Rüzgar çıkmaya başlamıştı. Güneşte artık dağların arkasına gizlenmişti kimse görmesin diye.

Dalgaların kayalar ile kavgası başlamıştı yine. Sesleri kapalı camın ardında içime işliyordu. Ürperdim.

Her ne kadar ürkütücü şeyleri izlemekten korksam da bana hep heyecan verirdi. Perdeleri sonuna kadar açtım ve izlemeye koyuldum.

O da neydi?

Sabah ki kadın kayaların üstündeydi. Adım adım uçurumun kenarına yaklaşmaktaydı. Adımlarını izliyordum. O hala soluk alıp verirken tuttum nefesimi. En sonuna geldi kayanın tam en sonuna. Hayatın sonundaydı şimdi.  Bu kadar kısaydı hayat tek bir adım kadar.

Camı açıp dur demenin bir faydası olur muydu?

Duruyordu son adımında. Belki dua ediyordu belki af diliyordu.

Uzun sürer miydi monoloğu?

Yükseklik korkum olmasına rağmen, kendi evimden beşinci kattan aşağıya bakamazken, yirmi kata kadar ulaşan bu kayalığa ani bir kararla koştum. Başım dönüyordu rüzgar yere doğru itiyordu beni. Ben ise tanık olacağım hazin bir sona, hiç tanımadığım bir bedene ruhumu sürüklüyordum. Kayanın tepesine çıktım sonunda. Kadın hala oradaydı. Onu görünce sıcaklık aktı yüreğime rahatladım.

Oturmuştu sadece kayaları seyrediyordu.

Beni fark etti ancak döndü yine kayalara yüzünü.

“Benim odam tam karşıdaki oda sizi gördüm ve sandım ki-“

“Meditasyon sadece iyi geliyor” dedi.

Böylece hayatımda gördüğüm en ilginç insanla tanışmıştım.