27 Ekim 2015 Salı

Ev

Boşluk boşluktu içi. Bir kalemle çizilmiş, sonra silinmiş. Hava da kalmış da kalbi, gittikçe yükselmiş, kuşlarla ondan daha da uzağa. Öyle sessiz, öyle yalnız her yer. Altı üstü bir evdi öyle küçük öyle eski. Orada dünyaya ya ilk gelişinin,  ilk adımı ahşap merdivenlerinde atmasının hiç bir önemi yoktu ki. Okuldan koşarak gelip o günlüğüne aşık oldum diye yazışının, onun için tek küçük bir cümle iken bütün bedenini sarmasının  da onemi olamazdı. Ertesi gün hayata ilk yenilişini tadıp da yine koşarak bu eve gelip saklandığının da. Depremler, fırtınalar gece korkup uyandığı gök gürültüleri bile geliyordu aklına da , ne kayıplar verdiğini asıl depremlerin yüreğinde olduğunu hatırlamıyordu. Ne çok zaman geçmişti ev heybetli, yıkılmaz kaleyken şimdi bu harabeyi o dışarıdan izliyordu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder